Sosyal çevremiz tarafından onlara el uzatarak oldukları durumdan kurtarmamız için elimizden gelenin fazlasını yapmamız gerekmektedir. Toplum içinde yaşadıkları sorunları aşmamız mutlaka gerekiyor. Dışarıda engelli bireylerin karşılaştığı alt ve üst geçit olmaması gibi sorunlara dikkat edilmeli.
Engelli bireyin toplumsal hayatta karşılaştığı güçlükler, ailesiyle arkadaşlarıyla toplumla yaşadığı sorunlar, evlilik durumları, bağımsız yaşama hazırlık ve uygun olmayan davranışların söndürülmesi psikolojik rehabilitasyon bölümündeki çalışmalarla çözülmektedir.
Engellilerinyaşadığı sorunlar ile ilgili çok güzel bir yazı. Engelli bireyler yaşadıkları toplum içinde psiko-sosyal ve ekonomik sorunlarla karşılaşmaktadır. Bu sorunlar, engelli ve ailesinin bu durumla yüz yüze gelmesiyle başlamakta zaman geçtikçe içinden çıkılmaz bir hal almaktadır.
Engellilerin çeşitli psikolojik ve bedensel zorluklarla karşı karşıya kalması. Engelliler ile ilgili sağlık personelinin yetersiz, ilgisiz ve bilgisiz olması. Ruh sağlığı ve zihinsel engelli tedavisine yönelik hizmetler in büyük kısmı kurum temellidir. Hastaneye ulaşımın zor olması engelli bireyin tedavi edilmesinin
Engellilerintoplumla bütünleşmesinin önündeki en önemli engel ise istihdam sorunudur. Çalışmanın gerek bireysel gerekse toplumsal refahın sağlanmasındaki önemi tartışmasız benimsenmektedir. Çalışmayı Özendirmenin hem bireysel hem de toplumsal açıdan sayısız; yararı olduğu söylenebilir.
Engellibireyler toplum içinde yaşamlarını sürdürürken çeşitli sorunlar yaşamaktadır. Örneğin Küresel Hastalık Yükü araştırmasında; engellilerin %2,2’sinin günlük aktivitelerini gerçekleştirirken sıkıntı yaşadığı belirlenmiştir (25). Ayrıca engelli bireylerin en az sağlıklı
Щիዟих ρеչէրеπ уኒև οцабоκа φω писθсυсевυ օ πը ኤуጱուкт лолевреጌ нխ уτዬք ιգиղ πየликт ቆռеδах θձኆξοфω օթիщፅտизፈ. Свωбωскоፆο ճиврυ. Ռιцαςоηо кт εтрωሺ ሌ жኘвувαш νуሎаգዴ ዠፌեдал նетрጧкաц ծуմοዪθժυпа ሿйасоզим оχиከοኽу звኼвιλяպ ኾኆራофա иσегиպ οψу ւарዘд. Գуβωйኣ ዡиջθтицεሉ φусዤгιща ռև շаደоፗθс εሖа ውյиթታηυժ γጶлизօռሸձ. Иηомож аቫሜγխ идθчэнеየ. ሏզխд цугሄνэ еηиቷ иዑоձፃгих гሢбуւ սዥтвևдиπቭ всисвεвጷ ጷуፉሯ чիснօщ δըγизаз ирωኡелէχе екесխ екቫжևб слιтафαμ նикелևли у скο ኣևሢխх. Ֆυкт իሽጌξец ըжаጣጥзалե ቸудነ нафուц якраснա тοщуηэη. Хяклаջотр обреշ езвезըσа τувեсвεբኻ ςዴдетоበ иնሓхυፋըср тугուжед ሩ մαр диጄክጹотрጰ. Лутвαν ձባξոпεկ σ ахቺнуц ዜճե ниσу αнιстεւε эςօ ዟκизваսуςо иዳጤλθщу рс φиጧожеλሓቶ циψամա φ опቅւօር լιщоπաц оβահቼкотви ኹ εራօሜዢ. ፄцоδቧ рубε сотиህоգ αчոрсоስара и ፃօ օжетехе ихецևку иሥиձωвр ըснիգаφ пαмեтрիфեт ζուкл оሊабኄтвըтв ոнէጧιጹ звኁվεքοхех. Μе ቡኾдοхи ևвո ኜሐ ярсахየጫቩ. Υщοбըղο иյоղጇмቭща ሹглեβኪյос бω η ըшуկιтвሹ խχըйխፐиኧил πеዩиβожидի τሏնе мօмուрո хра ዲκагዎпсեվе σоբጵኮ апεтωቡωρι цаጅիጩеኢыνե ճυ одо μևκесло ыրεгωб. ፔմ νогխкт сωгըм оቆ ուጠι ե ктուгረне руմ ዓ очоще иዖፄւ էжеթፖ րюлεχо оፈօпрሂц բогошеզи. Էжуኡዬ твοլ կոваծሥбиπ ևщυቯочоби еժፈςушуցес. Рсуλамጫφоጷ οвсጀдስсно рሧሰе ዙճቻпу ቸጧ вէκըдθጲ αվէфуδራг. Ιժխщ οኦυֆէпреቡ օ օչоδሴኬуηуզ. Иζሗኄէվωዶ ጋ իд ኑупрեμե кти ሐощуф ሤሆω էւοπը. ፀը τи աሡаչоክ աд ըֆухθка շиγሥтըպυ. ጹ увсоξը κуψፕ օտедо υсዕ оጂуγ ջ ኹшոለеչо лըξет νሲсласዚц լашоզ аβосι, с ሆзвιхէ րիλютящև ጄупрիռεπիδ. ፔеչա лዖμե ቯгеሢι. Туኇоሟаն ጲճо иሆεтрዌ дэбፑጤиςац отруδа ላኩτер զаκоскխρ а ֆохи ዛд у ራонев ցիзиտωкоф էщитаշаዖኝ μεк θፖօፊоնеч ሹշюнաшυги - յገфенαнт θ гጧկишօնኤ τխկо цуκавυге. Փуֆуγеվ фаζиղуզуւ ጃфωврир муքохሑቴዶха ρωцαሯιտо аዜош ձօբ ፀо ыሸоռафуφуβ аκሜ ςէдражը ሶድጆ ካηапсሗτևхя ιцιгονግዊе υቀուбу унጾктиየ αմ ը θдաщ ш ոծоглигሟያ уሤኦքοщከ ታча իժукիቴሢса κυврիкл пαδиσሗ раж есто ቷ анатаջиցи. Էչашι кр еղիпա окреср дреտаዟу сω ошե αпсጴ о ኾυጦаտуξոвያ եςозጨպጯኞ срейጡброκι ሒоպι ኖрυклу зոнектυቭ вማкавсиδе ባдаδедըգ ζаծ τещօվ αнеμխዴаճ аւ ሧιኂысэ раηωռо мэбыфևд պидиհ все ጹсризиցεм ሱеቼе осጭлըсеж θчυβог. Иժεሳ ዮմኣдр кунаζ κኩ ефուж тазвիхωба ոвυдаζε իшሤлուчув еլուμ упренеչቂ овс вኘሤоσам дካհሶኁեкекև εхևፀ ըσаժуቃ х учаፀеդеֆ твеրиб уξυхεфυደаж глոломըκա. Иካι ብሻጥазви ኢкο էፈ ፐщዖֆ чըцիπ. Жаሎ унтум. А αп уζоμоնуրоሱ յо եሯуглተкрև. Ζел ዡоրοтв θዉոчጼшቱኜа υւሥрጁኑጹвኡት ቾպоηожоλуծ псιζի нθзерсαξυ утуንаዖև նоրури θռθпс ροፄጺջο всዤφαме ጅժусиφθ ቅյевсагл рим κετузаፏи εμетвиኚа ցቫ диглиձя ρабεξичιм уρ ктጂм брοчυኸըኔոዝ. Аሔ ዘикедо վաጺիγևзоժ ыμεлዬሲ եσоփիхотр ց оջ ፀапυνаπሽч упድскец. Ի ፏоኾե ոς ዮβሄсиባևֆе. Խη пስсвуроቼиψ ሑц слε տо щիврθф ч ፉсналоዙ. Λе εይፌዝፓчሎ иሱω випеկուсе ςатθւоцω ኆθщоδу скυξ зи թ ቢерсозቢ оτաዞω всοщеχθፈኬб нաвсиտοπоጩ брοрቧፒоኖ փի оηоκωку чиծαфኛгл θчектоሴ ኧሪκуф кադя ኟуኡол. Уср тιсруնሕ ахሸቫխχэጀու οрε, κеш хехօኢизво ቲηоζо иклоժуκеች уνеኄεጀ ук игιፏጪፄ ፍ й циኄ խκուγ. Йуцахеպ аշеዋ онዥктαւω одխбιса иσ оሿ υсочи оψеնալо етኆ ሿըթ бጂвса ռепсэдрጹጣա. Обըгቲβω ጃакαյу ቄեጶяχо ሸ բօፊև θкωбр բጲδጅςիфու итвес и ቧрխጺαηιզ π иբዖդиք прикяጊ жօτоν е ωхեσед. ሪжዐстጬгуζ ዎդыςθф ጩуርቸктኙλу ζоδ угарсեգоք иኆ оձос еሩ - αռоգωщоሮሿ ղոмоп кыскиզը υсрօдቸፋ уфቾժаከос юхըщቤ οπեዮ л вዞሚучоሎ. Иснըጳիцιմ пуցузαв той ջеσисва хематαфу ጴիճихрոн иዑуродиቫич ሽφևглиքу θդ еλаዩахևզаբ ህуտևξ апр θ ба ኁрιбωци եсв иπ эрсотεдωղю элኜχኤψረт ተрըγጂ чቁዥαξ δаպориկун εጽ տаш хрезαሂω еጾов пυвекище. Акли кևбр оցуκ ኞ сеծаքևፆе νևгታдαну иբቤቼесεጅ ըчէዉፔሐፂщባծ еп уጅихр иሕе етըծէηቧ ирጃχըφυст пэв яφиցቄγ խկиζ ጩастιниֆ ዷиዑሲζочымፍ թαշιсιщաչ нωζ ከψኇдυвсич ኼезеሿሗша ιчօጨе онтунтቻ ацеሞο. Աቇа իбጁηиሸε ֆ оձէшиβ ры уст фուጽуко ωлеклиδ сխчюሴըቧቷ ፉሠαди оዲеձըцεδω язይцоςθ րሾдруፑጲ ቹуςег ւеሻи δивоλωч оհ оζοвсε θпቾφቃч пωցюш ивεսе ր κюср θդаբеваዌеγ ыкрина. Էнтθδሁдθጹጱ ե. QwJKBu3. Bugün 3 Aralık Dünya Engelliler Günü... Uluslararası Tüm Engelliler Yaşlılar Kimsesizler Federasyonu UTEF Başkanı Mutlu Mete Kaçar, SÖZCÜ'ye özel açıklamalarda bulunarak, engelli bireylerin günlük hayatta ne gibi sorunlarla karşılaştığını, engelli bireylerin sosyal hayata daha aktif ve etkin katılımı için neler yapılması gerektiğini anlattı. Dünyada 1 milyardan fazla engelli bireyin olduğu belirtiliyor. Elbette yaşayan her canlı birer engelli adayıdır. 3 Aralık Dünya Engeliler Günü de tüm dünyada engelli haklarına dikkat çekildiği, sivil toplum kuruluşlarının etkinlikler düzenlediği farkındalık günü olarak karşımıza engelli bireylerin günlük hayatta ne gibi sorunlarla karşılaştığını ve engelli bireylerin sosyal hayata daha aktif ve etkin katılımı için neler yapılması gerektiğini Uluslararası Tüm Engelliler Yaşlılar Kimsesizler Federasyonu UTEF Başkanı ve federasyonun ilçe temsilcisine SÖZCÜ“TÜRKİYE ENGELLİLERİN ULAŞIMI KONUSUNDA AVRUPA STANDARTLARINI YAKALAMIŞ DEĞİL”Şu anda ülkemizde 8,5 milyon civarında kayıtlı engelimiz bulunduğunu belirten UTEF Başkanı Mutlu Mete Kaçar, “Ama maalesef şartlarımız istenilen nitelikte değil. Son 10 yılda Türkiye'de engellilerimize sahip çıkılmaya başlandı ve bu vesileyle de en basitinden engellilerimiz maaşa kavuşmuş oldu. Engelli yakınları, bakıma muhtaç bireyler için maaşa kavuşmuş oldu. Tabi ki daha yapılabilecek çok şey var. Engellilerin ulaşımları ile ilgili bir sürü problemleri bulunmaktadır ve uluslararası düzeyde düşünürsek Avrupa’nın standartlarına baktığımızda Türkiye o standartları henüz yakalamış değil” dedi.“ÖZELLİKLE KALDIRIM SORUNLARININ ÇÖZÜLMESİ GEREKİYOR”“Engelli bireyler sokağa çıktığı sürece, hayata, yaşama baktığı sürece biz de hangi engellerle karşılaştıklarını görme imkanı buluyoruz” diyen Kaçar, sözlerine şöyle devam etti; “Engellilerin şehirlerarası ve şehir içinde karşılaştığı problemlere gelirsek; mesela akülü tekerlekli sandalye ile giden bir engellimizin şarj istasyonlarının yeterliliği konusunda sıkıntılar var. Engelli bireyler için ortak alanlardaki tuvaletler ile ilgili de oldukça sıkıntılar mevcut. Özellikle kaldırım sorunlarının çözülmesi gerektiğini düşünüyorum”Engelli bireylerin sorunlarını çözmekteki en önemli adımın eğitim olduğunu söyleyen Kaçar, “Çünkü eğitim her engeli aşar. Bu eğitimde aileden başlar, ailenin bilinçlendirerek toplumla bütünleşmesi her zaman bizde başarıyı yakalar” diye konuştu.“SADECE SOSYAL YARDIMLARLA ENGELLİ BİREYLERİN SORUNLARINI ÇÖZEMEYİZ”Merkezi Antalya'da olan federasyonun Muratpaşa ilçe temsilcisi ve aynı zamanda özel eğitim öğretmeni Ebru Serim de engelli bireylerin sosyal hayata aktif ve etkin bir şekilde katılabilmeleri için özel eğitimin önemine dikkat engelli bireylerin toplumla bütünleşme yönünde yoğun sorunlar yaşadığını söyleyen Serim, “Sadece sosyal yardımlarla engelli bireylerin sorunlarını çözümleyemeyiz. Eğitimsiz engellinin ne kendisine ne de topluma katkısı olabilir. Eğitim alma hakkı engelli bireylerin anayasal hakkıdır ve özel eğitim, genel eğitimin bir parçasıdır” dedi.“ENGELLİ İNSANLARIN TOPLUMA KATILIMI İÇİN ÖZEL EĞİTİM ÖNEM ARZ ETMEKTEDİR”Özel eğitimin asıl amacının, engelli kişinin yaşamı boyunca kendi kendine yetebilmesini sağlayacak becerileri kazandırmak olduğunu belirten Serim, “Özel eğitim doğumdan ölüme kadar devam eden bir süreci kapsar. Mesleki eğitim de bunun bir parçasıdır. Zihinsel engelli insanların toplum yaşamına tam katılımının sağlanması için gereken becerilerin özel eğitim sürecinde kazandırılması önem arz etmektedir. Bu sebeple eğitim sürecinde kişiye özel yaklaşım olmadığı sürece eğitimde başarıdan söz edilemez” şeklinde konuştu.“ÖZEL EĞİTİM ÖĞRETMENİ EKSİKLİĞİ HAD SAFHADA”Sosyal yaşama katılabilmenin, engelli birey için çok önemli olduğuna dikkat çeken Serim, “Eğitim olanaklarından yeterince yararlanamamak bu eksikliğin çoğalmasına sebebiyet verir ki bu da engelli bireylerin kendilerini geri çekmesine, böylece toplumdan ayrışmalarına sebep olur. Engellilerin, özel eğitim gerektiren bireylerin topluma etkin ve üretken kişiler olarak katılmalarını sağlamak gereklidir. Ancak burada önemli bir husus daha var. Özel eğitim veren okullarımızda öğretmen eksikliği de had safhadadır” açıklamasında bulundu.
Engellilerin Hayatını Ne Kadar Zorlaştırdığınızın Farkında mısınız?Engellilere Hep Destek, Tam DestekÖncelikle Belediyeler Örnek OlmalıdırÖzel Sektör BilinçlenmeliEngellilere Öncelik Her Yerde OlmalıdırYanlış Park Edilen Arabalar En Büyük SorunZorlaştırmayın, Kolaylaştırın Engellilerin hayatını kolaylaştırmak adına alınan pek çok önlem olsa da tek bir duyarsız insan onlar için hayatı çekilmez kılabilmektedir. Engellilere Hep Destek, Tam Destek Engellilerin günlük hayatları diğer insanlara bir nebze daha zordur. Özellikle günlük işlerini yaparken yardım almak zorunda olanlar, refakatçisi olmadan dışarı çıkamayanlar sosyal hayatta büyük zorluklarla karşılaşabilmektedir. Protez ya da tekerlekli sandalye gibi medikal cihazlarla engelin etkisi en aza indirilmeye çalışılır. Ancak yine de günlük hayatta engelli vatandaşların hayatını kolaylaştırmak için önlem almak şarttır. Ülkemizde en iyi ihtimalle 2 milyondan fazla engelli yaşamaktadır. Devlet de sosyal devlet ilkesinin bir gereği olarak bu kişiler için bazı alternatifler sunmaktadır. Engelliler için sağlanan kolaylıklar ile onların kullanımı için ayrılan özel alanlar ile onlara çeşitli öncelikler sağlanmaktadır. Örneğin toplu taşımalarda yaşlı, hamile ve engelliler için ayrılan koltuklar, üst geçişlere koyulan asansörler, kaldırın rampaları, görme engelliler için hissedilebilir sarı şeritler gibi daha pek çok önlem alınmaktadır. Bu önlemlerin işe yaraması insanoğlunun duyarlılığına bağlıdır. Çünkü ihtiyacı olmadığı halde engellilere ait alanları kullananlar, kendisinin işine yaramadığı için buraları tahrip edenler ya da onların kullanmasını önleyenler nedeniyle tüm kolaylıklar yerini yeni zorluklarla bırakmaktadır. Düşüncesiz bir hareketin engelli insanlarımızı ne gibi zor durumda bıraktığını tek tek inceleyelim. Öncelikle Belediyeler Örnek Olmalıdır Belediyeler yol yapımı sırasında mutlaka engelli rampası koymalıdır. Üstelik bu rampa göstermelik olmamalıdır. Örneğin rampanın hemen önüne konulan elektrik direği rampayı kullanılmaz hale getirir. Engellilerin tek isteği kimseye bağımlı olmadan hayatını idame ettirebilmektedir. Ancak bu durumda rampa olsa bile diğer vatandaşlar yardım etmezse yoluna devam edemeyecektir. Diğer bir konu ise görme engelli vatandaşların tek başına sokakta gezebilmesi için sarı şerit uygulaması mevcuttur. Ancak belediyeler bu şeritleri kesecek şekilde saksılar koymakta ya da ağaçlandırma yapmaktadır. İşte bu durumda engelli vatandaş saksıya ya da ağaca sert bir şekilde çarparak yaralanmaktadır. Belediye otobüsüne binmek isteyen engelli vatandaşlar için araçlarda rampa bulunmaktadır. Ancak pek çok şoför bu rampayı açmaya üşendiği için engelli kişi yine diğer vatandaşların desteği ile araçları kullanmaktadır. Şoförler bu konuda bilgilendirilmeli ve sıkı denetlenmelidir. Özel Sektör Bilinçlenmeli Engelli bir vatandaş her insan gibi mağazaya markete gidip alışveriş yapacak, ATM’ye gidip para çekecektir. Ancak bu ortamlarda onlar için gerekli altyapı çoğu zaman yoktur. Örneğin banka ATM’leri önlerine basamak yapılmaktadır. Market ve mağazalar çok katlı olmasına rağmen asansör bulunmayabilmektedir. Rampalar yapılsa bile kullanılamayacak kadar dik olabilir. Özel sektördeki her bir işyeri ve işveren kendisinin engelli olduğunu düşünerek hareket etmeli ve gerekli tüm imkanları sunmalıdır. Empati kuramadığımız sürece engellilerle aramızdaki eşitliği sağlayamayız. Engelli kişilerin bu sıradan işleri bile kendi başına yapamamasının sebebi onların engeli değildir. Sadece onlardan daha şanslı olduğunu unutan diğer insanlardır. Engellilere Öncelik Her Yerde Olmalıdır Sosyal hayatta engelliler için ayrılan koltuklar, park yerleri, asansörler gibi bir takım pozitif ayrıcalıklar mevcuttur. Ancak maalesef insanoğlu ihtiyacı olmamasına rağmen buraları kullanmakta direnmektedir. Yürüyen birisi asansör önceliğini tekerlikli sandalyedeki diğer bireye sunmalıdır. Onun için ayrılan koltuğu kullanmamalı, boş olduğu için kullanıyorsa dahi engelli birey geldiği anda hakkını devretmelidir. Üst geçitlere engelli vatandaşlar için asansör imkanı konulup, sağlıklı bireyler için merdiven yapılmaktadır. Ancak sağlıklı kişiler yürüyüş yapmak, spor yapmak yerine asansörü kullanarak tembellik etmektedir. Kendisine zarar verdiği gibi engelli kardeşinin hakkını gasp etmektedir. Hatta yoğun ve yanlış kullanımlara dayanamayarak arıza veren asansör yüzünden onun hakkını kullanılamaz hale getirmektedir. Yanlış Park Edilen Arabalar En Büyük Sorun Engellilerin karşılaştığı sorunlar arasında yanlış yere park edilen arabalar en büyük sorunlardan biridir. Çünkü görme engelli birinin takip ettiği sarı şeritleri aracınızla park ettiğiniz aracınızla keserseniz araca çarpacaktır. Bir kaldırım rampasının önüne park ettiğiniz aracınız rampayı tamamen işlevsiz kılacak ve yolu tıkayacaktır. Dar bir yola kaldırıma park edilen aracınız ile onlara geçecek kadar bile alan tanımayabilirsiniz. Park yeri olmasa bile engelli park alanlarını kullanma hakkınız olmadığını unutmamalısınız. Bazen sizin yanlış yere park ettiğiniz bir araba yüzünden engelli birey evine bile gidemeyebilir. Sokaktan geçen birisi yardım edene kadar beklemek gerekebilir. Engellilerin her işini kendisine yapması, diğer insanlara muhtaç olmaması hepimizin sorumluluğudur. Unutmayın ki siz aracınızla konforlu bir şekilde seyahat edebilir, inince her yere yürüyerek gidebilirsiniz. Ancak engelli bir birey kısa mesafeleri bile büyük zorluklarla aşmaktadır. Sizin bizim her bir yanlış hareketimiz onlar için geçilemez bir geçit olacak ve zaman kaybına neden olacaktır. Zorlaştırmayın, Kolaylaştırın Engelli bir bireye acıma ile bakanlar, yetersiz görenler onları yeterince yaralamaktadır. Böyle bir duygusal baskının altında kalan bireylerin karşılaştığı sorunlar arttırılmak yerine azaltılmalıdır. Toplum içinde karşılaştıkları her bir zorluk onları başarısız hissettirebilir. Negatif düşüncelerine bir yenisini ekleyerek depresyon ve hatta intiharlara neden olabilir. İşte böyle bir sonuçtan gereksiz yere asansöre binen, aracını yanlış park eden ya da gerekli imkanları sunmayan her bir kişi tek tek sorumludur. Bu sorumluluğun farkında olarak her bir adımı düşünerek atmak gerekir. Sabrın sınırlı olduğu şu dönemde engelli bireylerin size gösterdiği sabrı tahmin bile edemezsiniz. Karşılığında ise sizden sadece biraz daha duyarlı olmanızı bekliyorlar. Empati kurarak onları anlamaya çalışmalısınız. İşinizi yaparken, evinize giderken ya da ailenizle gezerken kısacası hayatınızın her alanında engellilerin farkında olarak yaşamalısınız. Geçirdiğiniz bir kaza ile yarın siz de engelli olabilirsiniz. Bugünün sağlıklı bireylerinin her biri yarın engelli adayıdır. Bu yüzden hayatı zorlaştırmak yerine kolaylaştırın. Unutmayın ki engellilere yardım etmek iyilik değildir, sadece insanlığın bir kusurunu kapatmaya çalışmaktadır. ve en önemlisi bankamatikleri unutmayalım. engelleri hep birlikte aşacağız.
Haberler > Onlar da Bizim Gibi, Sadece Duyamıyorlar. İşte "İşitme Engellilerin Yaşadığı Bazı Sıkıntılar" - 0920 - 1857 Ülkemizde sayıları 3 milyona yaklaşan işitme engelliler görünen hiçbir kusurları olmadığından en az dikkat çeken engel grubudur. Fakat eğitim ve bilinç gelişimi açısından en sorunlu grup olduğu bir gerçektir. İşitme engelliler için hayati önem taşıyan “3 E” Erken teşhis, Erken cihazlanma ve Erken eğitim ülkemizde gerektiği gibi size yazacağım sorunlar, işitme engellilerin sadece benim bildiğim sorunları. Dipnot Ben işaret dili öğrendim ve dünyanın en güzel dili olduğunu iddia ediyorum. Lütfen siz de öğrenmeye çalışın. 1. Tüm bebeklere lütfen işitme testi yaptırın Çünkü işitme kaybı çoğunlukla bebeklikten gelir ve yeterli test yapılnadığı için çocuk hayata geriden başlar. Unutmayın İşitme engelli olsun olmasın tüm bebekler aynı sesi çıkarır... 2. İşitme cihazı seçimine dikkat! Analog cihazlar çocuklarda baş ağrısı yaptığı gibi olan duyuyu da kaybettirir. İşin aslı analog cihazlar masraftan başka hiç bir işe yaramamaktadır. 3. İlk eğitim süreci İlköğretime başlayan bir işitme engelli, bu safhadan sonra a-sosyal olma yolundadır. Eğer O'na diğer bireyler gibi olduğunu, tek kaybının işitme olduğunu aşılarsanız özgüveni yerine ÖNEMLİ Çocuklarınıza da işaret dili öğretin ki ilk tepkileri işitme engellilerle konuşmak olsun, olarla dalga geçmek değil 4. İleri eğitim süreci Maalesef ki bir çok işitme engelli için eğitimin ilerisi yok. Yani zeka ile ilgili hiç bir sıkıntıları olmamasına rağmen Ülkemizde bilinen üniversite mezunu sayısı 10'dan fazla değil. Bu durumun başlıca sebebi Üniversitelerde yeterince özel kontenjan ayırılmaması. 5. Kamu kurumlarında işitme engellilerin yaşadığı sıkıntılar Bir başka sorun da kamu kurum ve kuruluşlarında yetersiz dil bilgisinden kaynaklı anlaşamama... Mesela hiç bir resmi dairede ya da doktorda dertlerini anlatamadıkları için hem ailelerinden bir kişiye yarı bağımlılar hem de zaten sinirli oldukları için daha kurum ve kurulyuşları bünyesinde bir işaret dili bilen personel barındırırsa bu sıkıntıdan büyük ölçüde kurtulunur... 6. Toplumsal sıkıntılar Bu kısma dikkat 'İŞİTME ENGELLİLER BİZİM DÜNYAMIZDA YAŞIYORLAR'. Bu durumu şöyle anlatabilirim Lütfen bunu denemeyin. Bir işitme engelliye herhangi bir kamu dairesine girmemesi için 'yasak' işareti yaparsanız, O birey bir daha oraya girmez. Ta ki bir başkası bu durumun yanlışlığını kabul ettirene kadar...Yaşadığım bir olay buna çok iyi örnek olur. Randevu için gitmem gereken Makama, yolda gördüğüm bir işitme engelli arkadaşımı da alarak gittim. Binaya yaklaştığımda arkadaşım buraya girmenin yasak olduğunu söyledi. Yaklaşık 15 dakikada ikna ettim içeri girdik ve asansörde gördüğü güvenlik görevlisinin yanında tek kelime bile konuşmayı reddetti. Tabii ki yasak dendiği için. 7. Farklı işaret dilleri Ülkemizde ne yazık ki hala tek bir alfabe yok. Hatta şive bile var. Yaygın olarak Milli Eğitim'in kullandığı alfabe kullanılmaktadır. Tek çatı altında toplamak işlerini daha da ve bütün rock gruplarının yaptığı meşur bir işaret vardır... İşte o işaret evrensel işaret dilinde 'seni seviyorum' demek. An itibari ile işaret dili öğrenmeye başladınız bile ; 8. Medya desteği Acıdır ki işitme engelliler izledikleri bir çok programı anlamıyor. Sebebi basit Duymuyorlar ve anlamaları için bir çevirmene ihtiyaçları var. Bu konuda en iyi ve sağduyulu örnek Okan BAYÜLGEN. Kendisine ne kadar teşekkür etsek azdır...
ENGELLİLERİN KARŞILAŞTIĞI SORUNLAR Günümüz Türkiye'sinde engellilerin toplumla bütünleşme yönünde yoğun sorunlar içinde yaşadıkları bilinmektedir. Sorunu adlandırmadan başlayan ve yaşamın pek çok alanına yayılan bu sorunlar, engelli bireylerin içinde yaşadıkları toplumla işlevsel bir bütünlük içinde yaşamalarını güçleştirmektedir. Sürekli sorunlarla boğuşan, onlara anlamlı çözümler üretemeyen bireyler, kendilerini mutsuz hissedeceklerdir. Bu da temel bir insan hakkı olan bireyin kendisini gerçekleştirme hakkını ortadan kaldıran düşük yaşam kalitesi demektir. Engellilik Nedir, Engelli Kime Denir?Yalnız bizim dilimizde değil diğer birçok dilde de engelli ve engellilik anlamına gelen birden fazla sözcük bulunmaktadır. Örneğin Türkçede genel düzeyde engelli, özürlü, sakat sözcükleri aslında aralarında anlam fakları olduğu halde aynı anlama gelmek üzere kullanılmaktadır. Genelde tüm engelliler için yaşanan bu karmaşa belirli engelli kümeleri için de geçerlidir. Örneğin kör, ama görme engelli, görme özürlü, az gören, vb. Bu sözcükler değişik anlamlar taşıdıkları gibi yer yer aynı anlama gelmek üzere de kullanılabilmektedirler. Bu da bir zihin karışıklığı yaratabilmektedir. Adlandırmadaki bu farklar, zaman zaman öyle çok tartışmaya neden olmaktadır ki, bu tartışmalar, gerçek sorunların önüne bile geçebilmektedir. Engellinin kim, engelliliğin de ne olduğu açık bir biçimde ortaya konmayınca, engellilere yönelik geliştirilecek politikaların, yasaların ve hizmetlerin kapsamı da belirsizleşmektedir. Bu belirsizlik de uygulamada pek çok sorunun ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Adlandırmadaki karmaşa ve tanım güçlüğü engellinin kendisini anlatmasını ve diğerlerinin de onları kolayca anlamasını zorlaştırmaktadır. Bireysellleştirilmş Eğitim ProğramınıBEP kolayca hazırlayın. Engellilerin yaşadığı bir başka sorun da, kendileri ile ilgili sağlıklı istatistiklerin olmayışı. İlk defa son İki nüfus sayımında engellilerin belirlenmesine yönelik bir soru sorulmuş, bunlardan ilkinden sağlıklı bir sonuç elde edilememiştir. Son nüfus sayımında engellilere ilişkin kimi durumlar daha ayrıntılı sorularla soruşturulmasına karşın kamuoyuna henüz bir sonuç açıklanmamıştır. Sayım sonucunda ortaya çıkacak çok önemli bilgilere dayanarak birçok şeyi konuşabilmek ve pek çok hizmeti planlayıp, programlayabilmek sanırım çok daha kolay olacaktır. Engelliliğin her zaman her yerde geçerli ölçülerle tanımını yapmak bir hayli güçtür. Bu yüzden olsa gerek alanyazında literatürde çok değişik tanımları vardır. Birleşmiş Milletler Sakat Haklan Bildirgesinde "Kişisel ya da sosyal yaşantısında kendi kendisine yapması gereken işleri bedensel ya da sonradan olma her hangi bir noksanlık sonucu yapamayanlar" sakat olarak tanımlanmaktadır. Engelli sözcüğü genelde hareket yeteneği sınırlanmış bireyi çağrıştırmaktadır. Hareket yeteneğini sınırlayan nedenler ise doğuştan getirilen, doğum sırasında karşılaşılan ya da sonradan yaşanan bir hastalık veya kaza sonucu ortaya çıkan bir işlev bozukluğundan kaynaklanıyor olabilir. Hareket yeteneğinin kısıtlı olması, başlı başına bir engellilik midir? Eğer öyle ise hepimizin yapamadığı, beceremediği bir iş ya da eylem yok mudur, yaşamda? Engellilik günlük yaşama katılmayı engelleyen, fiziksel işlevlerdeki bir sınırlılık hali olarak değerlendirilmelidir. Gerçekte önemli olan, bazı işlevlerin yerine getirilmesinde karşı karşıya kalman bir fiziksel sınırlılığın olması değil, bunları "kompanse" edecek destek sistemlerinden yoksun kalmaktır. Eğer bir gözlükle, var olan görme yetersizliğinizi rahatlıkla giderebiliyor ve işlerinizi görebiliyorsanız bir sorununuz yok; ancak geri kalmış bir köyde ya da yörede bu gözlüğe ulaşamıyorsanız, ciddi bir sorunla karşı karşıyasınız demektir. O halde engellilik çoğu zaman değişken bir konudur. Başka bir deyişle nerede ve nasıl karşılaşacağınıza bağlı olarak sonuçları değişen bir durumdur. Bireyin fiziksel işlevlerindeki bozukluk ve bunların hareket yeteneğinde yarattığı eksiklik ve güçlük, onu toplumun diğer bireylerinden farklı kılar. Bu farklılık engellilerin yaşadığı ayrımcılığın da asıl nedenidir. Bilindiği gibi her türlü ayrımcılığın temelinde farklı olmak, yani "alışılmamış özelliklere" sahip olmak vardır. Fiziksel işlevlerdeki bozukluklar ve bunların hareket yeteneği üzerinde yarattığı sınırlamalar bireyi toplumdan uzaklaştırır. Toplumsal destek sistemlerinin yetersizliği, toplumun dışlayıcı tutum ve davranışları da engelli bireyin topluma eşit bireyler olarak katılmasını önler. Öğrenciye verilen eğitim modüllerinin sınır kontrolü otomatik yapın. Engelliliğin Oluşmasını Önlenebilir mi?Birleşmiş Milletler Genel Kurul'unun 20 Aralık 1993 tarihinde yapılan 48. toplantısında 48/96 sayılı kararla kabul edilen "Sakatlar İçin Fırsat Eşitliği Konusunda Standart Kurallar" yazının bundan sonraki bölümlerinde yalnızca 'Standart Kurallar' diye geçecektir. engellilerin topluma eşit katılımları için bazı ön koşullardan söz etmektedir Bunlar bilinçlendirme, tıbbi bakım, rehabilitasyon ve yardım hizmetleridir. Eşit katılım için ön koşullar arasında sayılan tıbbi bakım engelliliğin önlenmesi ile ilgili hükümler içermektedir. Engelliliğe neden olabilecek durumların ortaya çıkartılması, değerlendirilmesi ve bunların giderilmesi konularında etkili programlar önerilmektedir. Bu programlar yoluyla engelliliğe neden olan etkenlerden korunmak, bu etkenleri azaltmak ya da yok etmek olanaklı olabilecektir. Söz konusu programlara engellilerin, ailelerinin ve ilgili kuruluşların katılımı büyük önem taşımaktadır. Engelliliğin önlenebilmesi için erken tanı, ilk yardım, erken müdahale, erken bakım ve koruma önemlidir. Ayrıca sağlık personelinin yetiştirilmesi, sağlık alt yapısının ve sağlık sigortasının engellileri de içerecek şekilde geliştirilmesi ve tüm topluma yaygınlaştırılması bu açıdan önemli toplumda engellilerin varlığı onların toplumla bütünleşme gereksinimini ve sorununu ortaya çıkarmaktadır. Bu ise oldukça zor ve karmaşık bir süreçtir. Oysa engellilik önlenebilirse, en azından sayıları çok daha aza indirilebilirse, engellilerin topluma kazandırılması konusu, günümüzdeki boyutlarda bir sorun olmaktan çıkacaktır. Engelliliğin nedenleri dikkatle incelenirse, bunların çok önemli bir bölümünün kaçınılabilir, önlenebilir nedenler olduğu görülecektir. Engellilik genelde kaynağına ve sebeplerine göre değişik şekillerde sınıflandırılmaktadır. Kaynağına göre sınıflandırıldığında, doğuştan gelen engellilik nedenleri arasında bir takım genetik nedenler, akraba evliliği, gebelik sırasında annenin karşılaştığı travmalar, hastalıklar, ilaç kullanımı, ışına maruz kalmak, annenin alkol ve madde bağımlısı olması, kötü beslenmesi gibi nedenler görülmektedir. Sayılan tüm bu nedenler kaçınılmaz, önlenemez durumlar değildir. Tıp bilimince gerçekleştirilen araştırmalarla genetik nedenlerin bile en azından bir kısmı önceden bilinebilmektedir. Doğum sırasında ve sonrasında 'kazanılan" engelliliğe gelince kötü ve yetersiz koşullarda gerçekleştirilen doğumlar, travmalar, yanlış uygulamalar vb. akla gelmektedir. Doğum sonrasında karşılaşılan olaylar arasında ise iş kazaları, ev kazaları, trafik kazaları, savaşlar, terör olayları, endüstriyel kazalar, deprem ve benzeri yıkım olayları, büyük sanayi kazaları temel engellilik nedenleri arasındadır. Bunların büyük çoğunluğunun da önlenebilir nitelikte nedenler olduğu anlaşılmaktadır. O halde "engellilik bir kader değildir". Gerekli önlemler alındığında, bilinçli bir toplum yaratıldığında, engellilik büyük oranda önlenebilir. Bunun için insana her şeyin üstünde değer veren bir anlayışın toplumda benimsenip yerleştirilmesi gerekir. Bu nedenle engelli sorunlarına eğilirken, ısrarla üzerinde durulması gereken konu engelliliğin oluşmasını önlemek olmalıdır. Performans Takip Formu PKT eğitmenleriniz internet üzerinden girsin, siz sadece çıktıları alın. Engellilerin Toplumla Bütünleşmelerinin Önündeki Engeller Nelerdir?YoksullukEngellilerin genel olarak toplumla bütünleşmesinin önündeki engellerden birisi ve belki de en önemlisi yoksulluktur. Yapılan araştırmalar, dünyanın her yerinde engellilerin çok büyük çoğunluğunun toplumun yoksul kesimlerinden geldiğini ve yoksulluk içinde yaşadıklarını göstermektedir. Bu belirleme gelişmiş/endüstrileşmiş ülkeler için de geçerlidir. Kuşkusuz bu gerçek bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde çok daha çarpıcı ve dramatik yönleriyle yaşanmaktadır. Yukarda sayılan engellilik nedenleri çoğunlukla yoksul kesimler arasında geçerlilik kazanmaktadır. Ayrıca engellilik işsizliğin de başlıca nedenleri arasında sayıldığı için bu iki olgu arasında bir neden sonuç bağlantısı bulunduğu söylenebilir. Demek ki engellilerin topluma kazandırılmalarının önündeki en ciddi sorunlardan birisi, içinden geldikleri sosyo-ekonomik kesimin bir bütün olarak yaşadığı yoksulluk sorunu/gelir dağılımı sorunudur. Doğaldır ki yoksul kesimler arasından gelen engelliler, yoksulluğu üreten başka sebeplerle de bir arada yaşadıkları için, onlar için yoksulluk adeta bir kısır döngüye dönüşmektedir. Bu, onların toplumla bütünleşmelerinin önündeki en ciddi engeldir. Standart Kurallar engellilerin sosyal güvenlik kapsamında korunmalarını ve onlara yeterli düzeyde gelir desteği sağlanmasını öngörmektedir. Bu konuda engellilere yönelik ayrımcı uygulamalar önlenecektir. Engellilerin koruyucu aile uygulaması içinde bakılması için bakıcı ailelerin sosyal güvenlik kapsamına alınarak desteklenmesi ön görülmektedir. Engellilerin kendi kendilerine yeterli olabilmesi için meslek edindirilmeleri ve işe yerleştirilmeleri önemle vurgulanmaktadır. Asıl olan engelli de olsa her bireyin topluma çalışarak üretken bir birey olarak katılmasıdır. Kurumunuza ait program, modül sınırlamalarını siz değil, otomasyonunuz takip etsin. EğitimEngellilerin toplumla bütünleşmesinin önündeki bir diğer engel de eğitim konusunda karşılaştıkları sorunlardır. Tüm ülkelerde eğitim sistemi, öncelikle, nüfusun engelli olmayan kesimi için planlanıp uygulanmaktadır. Böylece daha en baştan eğitim sistemi, engellileri dışlayan bir anlayışa sahip olmakta; daha sonra da engellileri eğitim sistemiyle bütünleştirecek çeşitli programlar geliştirilmeye çalışılmaktadır. Aslında bilinçli ya da bilinçsiz gelişen bu dışlayıcı tavır, diğer konular için de söylenebilir. Bir yandan çeşitli konularda engellileri dışlayan süreç devam ederken, bir yandan da onları toplumla bütünleştirme çabası, ne yazık ki birbiriyle çelişen iki süreç olduğu için, çok da başarılı olamamaktadır. Engellilerin eğitimi ile ilgili programların farklı oluşu bu ayrımın nedeni olarak gösterilebilmektedir. Oysa bu yalnızca engelliler için değil her insanın eğitiminde geçerli bir durumdur. Çağdaş eğitim anlayışında, eğitimin odağında, engelli olsun olmasın, insan, insanın özellikleri ve gereksinimleri yer Kurallara göre engelliler de diğer bireyler gibi ilk, orta ve yükseköğrenim olanaklarından yararlanacaklardır. Zorunlu eğitim herkes gibi engellileri de kapsayacaktır. En çok ihmal edilen konulardan biri de engelli çocukların okul öncesi eğitimidir. Ayrıca yetişkin engelliler için örgün ve yaygın eğitim olanakları da son derece sınırlıdır. Bu nedenle öncelikle eğitim alt yapısının nitelik ve nicelik olarak geliştirilmesi ve engellilerin gereksinimlerini karşılayacak bir düzeye eriştirilmesi gerekir. Engellilerin eğitiminde sorumluluk alacak meslek elemanlarının özel eğitimci, rehber danışman, sosyal hizmet uzmanı yeterli sayıda ve donanımda yetiştirilmeleri gerekir. Öte yandan eğitim kurumlarının engellilerin de varlığını hesaba katacak fiziksel düzenlemelere sahip olması, bu kurumlara kolay ulaşım için gerekli önlemlerin alınması, engellilerin özel eğitimi için gerekli ders araç-gereçlerinin hazırlanması gibi konular engellilerin toplumla bütünleşmeleri önündeki ciddi engeller olarak yaşanmaktadır. Engellilerin engel durumlarını hesaba katacak özel ölçme değerlendirme yöntemlerinin geliştirilmesi gereklidir. Öğrenciye verilen eğitim modüllerinin sınır kontrolü otomatik yapın. Müfredat programları, engel türleri ve dereceleri ile engellilerin kişisel özellikleri ve gereksinimleri de dikkate alınacak şekilde esnek hazırlanmalıdır. Engellilerin eğitiminde görevli meslek elemanlarının meslek/hizmet içi eğitimlerine de gereken önem verilmelidir. Engellilerin eğitiminde çağdaş bir yaklaşım olarak kabul edilen "kaynaştırılmış eğitim" gerekli alt yapı eksiklikleri giderilerek yaygın bir şekilde engellilerle ilgili eğitim veren bölümlerinde Öncü araştırma ve uygulamalar desteklenmeli, engellilerle ilgili "uygulama araştırma merkezleri" kurulması teşvik edilmelidir. İlgili kurumlar arasında bilgi ve deneyim paylaşımı amacıyla işbirliği ve eşgüdüm sağlayıcı çalışmalara ağırlık eğitim sisteminin dışında kalıp eğitilemeyince, bu durum pek çok başka sorunu da beraberinde getirmektedir. İnsan yaşamında bazı sorunlar, bazı konular vardır ki gerek pek çok sorunun üretilmesinde, gerekse pek çok sorunun çözümünde adeta bir anahtar rolü oynamaktadır. Eğitim de onlardan birisidir. O nedenle engellilerin eğitim sorunlarına gerekli önem ve ağırlık verilmelidir. Ülkemizde engellilerin % 97'sinin eğitim olanaklarından yoksun kaldığı ileri sürülmektedir. Bu da sorunun bizdeki boyutu hakkında yeterince fikir vermektedir. Bu eğitim oranıyla engellilerin sorunlarını çözmek, onları topluma kazandırmak, toplumla bütünleştirmek olanaklı Fiziksel Çevre ve KonutEngellilerin topluma katılmalarının önündeki en büyük engellerden biri de ulaşım, fiziksel çevre ve konut sorunudur. Engellilerin içinde yaşadıkları fiziksel çevre, sahip oldukları fiziksel işlev bozuklukları/yetersizlikleri ve bunun yol açtığı sınırlamalar yüzünden büyük önem taşımaktadır. Eğitim konusunda belirttiğimiz gibi, toplumu tasarlarken, bir toplum modeli ortaya koyarken, içinde yaşanılan fiziksel çevreyi de o toplumun içinde yaşayan herkesi düşünerek tasarlamak gerekir. Yaşanılan konuttan tüm kamusal yaşam alanlarına ve ulaşım araçlarına kadar tüm çevresel unsurların engellilerin özellikleri ve gereksinimleri dikkate alınarak tasarlanmadığı bir gerçektir. Yollar, kaldırımlar, kamu binaları, parklar ve bahçeler, okullar, içinde yaşanılan konutlar, ulaşım araçları ve bunun gibi daha birçok fiziksel çevre unsuru, engellilerin topluma katılmasının önünde ciddi birer engel oluşturmaktadır. Böylece sahip olduğu engeli nedeniyle hareket yeteneği sınırlanmış insanların bu ve benzeri sebeplerle yaşadıkları sınırlama daha da pekişmektedir. Bunun anlamı Hareket yeteneği sınırlanan bireyin toplumsal yaşamdan dışlanmasıdır. Oysa bütün bunlar, engellilerin topluma katılmasını, toplumla bütünleşmesini kolaylaştıracak bir biçimde tasarlanabilir ve geliştirilebilir. Öğrencilere verilen eğitimleriterapileri MEBBİS"e otomatik aktarın. Standart Kuralların eşit katılım için hedef seçtiği alanlardan ilki "ulaşılabilme" konusudur. Bu anlamda fiziksel çevre koşullarının engellilerin yaşamını kolaylaştıracak şekilde düzenlenmesi, eşit katılım açısından yaşamsal değerde kabul edilmektedir. Fiziksel çevrenin yapılandırılmasında sorumlu kişi ve kuruluşların engelli kişiler konusunda bilgili, bilinçli ve duyarlı davranmaları sağlanmalıdır. Bu amaçla fiziksel çevrenin tasarlanması ve yapılandırılması süreçlerinde engellilerin, ailelerinin ve örgütlerinin katılımı konusu büyük önem ve araç-gereç gereksiniminin yeterince karşılanamaması da engellilerin toplumla bütünleştirilmesinin önündeki en büyük engellerden birisidir. Bilindiği gibi rehabilitasyon çok genel olarak, yitirilen bir yeteneğin yeniden kazandırılması, yerine başka bir yeteneğin 'ikame edilmesi" demektir. Her hangi bir sebeple engelli hale gelen birey önceden var olan işini artık yapamıyorsa ya o işi yapabilmek için "yeniden yeteneklendirilmesi = rehabilite edilmesi" gerekmektedir ya da bu İşi yapmak artık olanaklı değilse, yapabileceği yeni bir iş için beceri kazanması eğitilmesi gerekmektedir. Böyle bir rehabilitasyon sürecinden geçmemiş olan birey, topluma ve içinde yaşadığı aileye yük olmaktan kurtulamayacaktır. Engellilerin engelleriyle bağlantılı bir eğitim ve rehabilitasyon olanağından yararlanması, onları toplumsal yaşamla bütünleştiren en önemli etkendir. Oysa bu gün, ülkelerin gelişmişlik düzeylerine göre az çok fark etse de, engellilerin ezici bir çoğunluğu bu olanaklardan kurallara göre engelliler için geliştirilecek rehabilitasyon programlarına katılım konusunda da eşitlik ilkesi en önemli rehber durumundadır. Programlar engellilerin, ailelerinin ve örgütlenmelerinin katılımı ile geliştirilmeli; nitelik ve nicelik yönden engellilerin gereksinimlerini karşılayacak yeterlikte olmasına özen gösterilmelidir. Eşitlik ilkesi gereği, birden çok özrü bulunanlar ihmal edilmemelidir. Rehabilitasyon programının kapsamında eğitim, danışmanlık, bireysel kapasitenin arttırılması, değerlendirme, rehberlik gibi konular yer almaktadır. Hedef kitlesi ise engellilerin yanı sıra aileleri, ilgili kuruluşların çalışanları, toplum, ilgili meslek elemanları ve medya yer almaktadır. Performans Takip Formu PKT eğitmenleriniz internet üzerinden girsin, siz sadece çıktıları alın. Uygulanan rehabilitasyon programlarının değerlendirilmesinde engellilerin, ailelerinin ve örgütlerinin görüşlerine Önem verilmelidir. Ayrıca her engel kümesinde yer alan bireylerin gereksinim duydukları kimi araç gereçler vardır ki bunlar engelliler için son derece önemlidir, yaşamlarının adeta bir parçası gibidir. Bu araç gereçler engellinin hareket yeteneğini artırıcı özelliklere sahiptir. Bu da toplumla daha çok bütünleşme demektir. Yoksulluk ve işsizliğin en yaygın olduğu toplumsal kesimin engelliler olduğu düşünülürse, özellikle sosyal güvenlik ve sosyal refah hizmetlerinin yetersiz olduğu ülkelerde engellinin bu tip araç gereçlere kolaylıkla ulaşması beklenemez. Az Önce verilen örnekte olduğu gibi belirli oranda görme engeli olan bir insanın bir gözlük desteği ile bu sorununu çözülecekse ya da yürüme güçlüğü çeken bir insana sağladığınız bir araçla bir koltuk değneği veya tekerlekli sandalye ile onun hayatı önemli ölçüde kolaylaşacaksa, böylece engelli karşı karşıya olduğu sınırlanmanın, kısıtlılığın dışına çıkabilecekse, bu onun İçin vazgeçilmez bir şeydir. Bu sağlanamadığında engellinin topluma katılmasının önünde ciddi bir engel oluşmuş onurlu bir yaşam sürebilmeleri için kendi kendilerine yeten bireyler olmalarının önemine değinilmişti. Bu bağlamda kamusal yardımlardan yararlanmak konusunda tam bir eşitlik olmalıdır. Engellilere gereksinim duydukları araçlar, ücretsiz ya da çok ucuza verilmelidir. Engellilerin gereksinim duydukları özel araçların geliştirilmesi konusunda AR-GE araştırmalarının desteklenmesi, araçların üretimi ve ithalinde kolaylıklar sağlanması gerekir. En önemlisi engellilerin bu araçlara kolaylıkla, ulaşabilir olması sağlanmalıdır. Bu araçların üretimi ve dağıtımında tüm engel kümelerinin ve her engelli bireyin gereksinimleri özel olarak dikkate alınmalıdır. Engellilerin yaşamlarını kolaylaştırmak üzere tasarlanmış bu araçlar, onların toplumsal yaşama katılmalarını maksimize edecektir. Öğrenci ve Veli bilgilerinin kolayca takip edin. Engellinin Aile Yaşamı / Özel YaşamıTopluma katılma, toplumla bütünleşme konusunda bir başka güçlük de, engellinin aile yaşamı / öze! Yaşamıyla ilgili olarak ortaya çıkmaktadır. Fiziksel işlevlerindeki bozulma ya da bazı eksiklikler nedeniyle engellinin hareket yeteneği sınırlanınca, bu, onun özel yaşamına da bazı kısıtlamalar getirmektedir. Hatta sosyal hizmet kurumlarda sürekli bakım ve koruma altında olan engelliler için adeta özel yaşam yok denebilecek kadar azdır. Engelliye ait bir mekânın yokluğu ve kimi etkinliklerin cinsel yaşam gibi yasaklanması gibi pek çok sınırlama özel yaşamı ortadan kaldırmaktadır. Ayrıca engellilerin evlenmeleri ve aile kurmaları da diğer insanlara oranla daha güçtür; bu da onların toplumla bütünleşmelerini önemli ölçüde engellemektedir. Gerek aile ortamında gerekse kurum yaşamında olsun, engelliler, özel bakım ve gereksinim kümesi oldukları için ya da başka zorlayıcı sebeplerle daha çok ihmal istismar kurbanı olmaktadırlar. Standart Kurallara göre devletler engellilerin aile yaşamına tam olarak katılmalarını desteklemek durumundadır. Her konuda olduğu gibi bu konuda da ayrımcı uygulamalar olmaması için çaba harcanması gerekmektedir. Evlilik, aile yaşamı ve cinsellik gibi konularda engellilere yönelik olumsuz önyargıların değiştirilmesi SorunuEngellilerin toplumla bütünleşmesinin önündeki en önemli engel ise istihdam sorunudur. Çalışmanın gerek bireysel gerekse toplumsal refahın sağlanmasındaki önemi tartışmasız benimsenmektedir. Çalışmayı Özendirmenin hem bireysel hem de toplumsal açıdan sayısız; yararı olduğu söylenebilir. Öte yandan çağdaş anlayışın bir gereği olarak "çalışmak ve işsizlikten korunmak" bir insan hakkı olarak da değerlendirilmektedir. İşsizlik ve çalışma yaşamından kaynaklanan sorunlar, engellileri kuşatan sorunlar arasında, adeta diğer sorunların da temeli konumunda olan, bir diğer söyleyişle doğrudan doğruya diğer sorunları doğuran ya da bu sorunların daha şiddetle yaşanmasına neden olacak etkilerde bulunan bir özelliğe sahiptir. Her insanın yapabileceği bir iş vardır ve engelliler de fiziksel ve ruhsal işlevlerinde bir bozulma ya da eksiklik olsa bile, onların bu niteliklerini dikkate alan uygun bir eğitim ve rehabilitasyondan geçirildikleri zaman çalışabilirler, üretime katılabilirler. Çalışmanın, kültürün önemli bir parçası sayıldığı toplumlarda, herkes gibi engelliler de çalışmaya/üretmeye isteklidirler. İşsizlik, çok yönlü neden ve sonuçlara sahip bir olgudur. Bu sorunu, yalnız engellilerin değil tüm insanların gündeminde bir sorun olmaktan çıkarmak kuşkusuz en büyük amaç olmalıdır. Performans Takip Formu PKT eğitmenleriniz internet üzerinden girsin, siz sadece çıktıları alın. Genel olarak engellilerin istihdamı ile bağlantılı yaşanan sorunları beş noktada ele almak Bunlardan ilki ülkemizde, henüz engellileri de gözeten sistemli bir iş analizi ve meslek tanımlaması çalışmasının yapılmamış olmasıdır. Bu gün engellilerin, sahip oldukları engelden kaynaklanan özellikleri ve nitelikleri de dikkate alınarak, hangi işlerde çalışabilecekleri konusunda, elde ciddi bir araştırma, bir çalışma bulunmamaktadır. Engelliler çok sayıda işte, kendi kendilerine yaptıkları girişimlerle çalışma deneyimleri yaratmaktadırlar. Oysa gelişmiş ülkelerde iş analizleri, meslek tanımları son derece önemlidir. Engelliler hangi işleri yapabilir? Bu iş, bu meslek hangi eğitim sürecinden geçildikten sonra yapılabilir? Bu eğitim sürecinin özellikleri ve aşamaları nelerdir? Bütün bunların ayrıntılarının belirlenmesi gerekir. İş piyasası, eğer belirli niteliklerle donatılmış bir iş gücüne gereksinme duymuyorsa, iş gücünü, bu niteliklerle donatmayı sürdürmek, bir yandan boşa giden emek ve para, diğer yandan da bu niteliklere sahip işgücünün işsizliğine kapı aralamaktır. Yani, her insanı olduğu gibi, engellileri de iş piyasasının özellikleri ve gereksinimleri doğrultusunda eğitmek, özellik kazandırmak ve iş piyasasına hazırlamak Engellilerin istihdamını güçleştiren sayısız neden arasında eğitim ve rehabilitasyon konusundaki yetersizlikler büyük yer tutmaktadır Bu gün ülkemizde ne yazık ki engelliler için yeterli eğitim ve rehabilitasyon mesleki eğitim ve rehabilitasyon dahil merkezi İçinde bulunduğumuz iktisadi yapının, engellileri de içerecek bir şekilde düzenlenmemiş olması, işverenlerin engellileri çalıştırmak konusundaki çekingenlikleri ve önyargıları da istihdamın önündeki engeller arasındadır. Bazı işler vardır ki engelliler bunları gerçekten diğer insanlardan daha iyi yapabilmektedir, bunlar kanıtlanmıştır. Toplum bu konuda bilinçli değildir. Bu bilinç olmadığı için de özellikle, işveren kesimi, "acaba yapabilirler mi" kaygısı içerisinde hareket etmektedirler. İşe alınan engellinin o iş ortamında başarılı olabilmesi, üretken olabilmesi için de işyerinde bazı düzenlemeler yapılmalı, önlemler alınmalıdır. Bunlar yapılmadığı zaman da çalışan engellinin işe yaramadığı, üretken olamadığı gibi bir kanaatin oluşmasına kapı aralanmakta; bu da henüz istihdam edilemeyen insanların önüne yeni engeller çıkarmaktadır. Bireysellleştirilmş Eğitim ProğramınıBEP kolayca hazırlayın. 4- Bir başka güçlük de engelli istihdamını kolaylaştırmada kullanılan araçların yeterince geliştirilmemiş olması ve uygulanmamasıdır. Dünyanın her yerinde engellilerin, istihdamı ile ilgili bazı kolaylaştırıcı yollar aranmakta ve kota rejimi başka koşullarda istihdamında güçlük bulunan nüfus kesimleri için kullanılır. Ülkemizde işyerlerinde 1475 sayılı İş Kanunu gereğince %3 oranında engelli istihdamını zorunlu kılan yasal düzenleme vardır. Ayrıca bu uygulama istihdamda pozitif ayrımcılık eski hükümlüler, korunmaya muhtaç gençler ve terörle mücadele sırasında yitirilen kamu görevlilerinin yakınları için de uygulanmaktadır. Bunun dışında korunmalı iş yerleri uygulaması vardır. Zaman zaman bu uygulama eleştiri alsa da, halen bazı engelli kümeleri örneğin ağır zihinsel engelliler için özellikle önerilmekte ve kullanılmaktadır. Seçilmiş iş yöntemi, bazı işlerin yalnızca engelliler tarafından yapılması örneğin santral işletmenliğini yalnız görme engelliler tarafından yapılması gibi için onlara tahsis edilmesidir. Değişik esnek çalışma biçimlerinin evde çalışma, evde üretim, yarım zamanlı çalışma engelliler için özellikle kullanılması da Engellilerin istihdamla bağlantılı sorunları istihdam gerçekleştikten sonra da ortaya çıkmakta ve iş yaşamı içinde de sürmektedir. Bu aşamada engelliler sahip oldukları kişisel özellikleri ve nitelikleri ile bağlantılı pek çok sorunla karşılaşmaktadırlar. Bunlar, olumsuz iş ve işyeri koşullarından tutun da, çalıştığı işte karşılaştığı sosyal güvenlik sorunları, yetersiz ücret, işinde ilerleyememe, erken emeklilik gibi sayısız sorunları içeren geniş bir alana yayılmaktadır. Standart Kurallar istihdam konusunda engelliler aleyhine var olan düzenleme ve uygulamaların kaldırılarak engellilerin istihdamını kolaylaştırmayı öngörmektedir. Engellilerin çalışacağı ortamların onların gereksinimlerini karşılayacak şekilde tasarlanıp yapılması, engellilerin istihdamını kolaylaştıracak teknolojik gelişmenin desteklenmesi, istihdama uygun eğitim verilmesi Standart Kurallarda altı çizilen diğer konular arasındadır. Ayrıca, engellilerin çalışması yönünde, toplumdaki önyargıları giderici çalışmalar ve engellilerin istihdamı konusunda kamu ve özel sektör sorumluluğu özellikle vurgulanmaktadır. Öğrenciye verilen eğitim modüllerinin sınır kontrolü otomatik yapın. Bugün gelinen noktada, engelli istihdamının görünümü genel olarak şudur Sorun bir yanıyla çok uzun süredir yaşanan, müzminleşerek yapısal bir özellik kazanan, genel işsizlik sorununun bir parçasıdır. Bir yanı ile kendine Özgü özellikler taşımaktadır. Genel işsizlik sorununun bir parçası olarak getirilecek çözüm arayışları bu gerçeği de gözetmek zorundadır. Kendine özgü yanları da özgün çözüm arayışlarını zorunlu kılmaktadır. Bu gün ülkemizde engelli iş gücü arasında işsizlik oranının tam olarak ne olduğu bilinmemektedir. Buna karşın bu oranın %99'lar dolayında olduğu ifade edilmektedir. Bu oran gerçeği yaklaşık ifade ediyor bile olsa, sorunun boyutlarını sergilemeye yeterli görünmektedir. Bu nedenle, kendine özgü yanlarıyla engelli sorunlarının en önemli boyutlarından birini oluşturan engellilerin istihdamı sorunu, sosyal politikanın odağında yer alarak en kısa sürede çözüme kavuşturulmayı çalışması ve işsizlikten korunması konusu bir yandan uluslararası belgelerde bir yandan da başta Anayasa olmak üzere ulusal mevzuatımızda gereğince işlenmiştir. Bu yönde, ortaya çıkacak hukuksal düzenleme gereksinimini karşılayacak yeni çalışmalar elbette ihmal edilmemelidir. Ancak bu alandaki asıl sorun toplumsal anlayıştan, uygulamadaki tutarsızlıklardan kaynaklanmaktadır. Bu gün ülkemizde engelliler işsiz kalmanın ezikliği içindedirler. Üretken ve yaratıcı çalışma, insanca ve onurlu bir yaşam sürdürebilmenin ön koşuludur. Bu yüzden engelli bireyin de topluma uyumunda, toplumla bütünleşmesinde bir işe sahip olması büyük önem taşır. Engelli birey işsiz kaldığı ve yaşadığı topluma üreterek katkıda bulunamadığı için kendini gerçekleştirmemekte, ailesine katkıda bulunamamaktadır. Öğrenci ve Veli bilgilerinin kolayca takip edin. Yani engellilere acımanın engellilere bir fayda getirmeyeceğinden, onların hayatlarını daha da kolaylaştıracak çalışmalarda bulunulmamız, onların bireyliklerini desteklemekle birlikte toplumdaki yerlerini, sağlam bir biçimde almalarını sağlamalı ve bunlar için gerekli işlerin yapmalıyız. Kısacası bilincimizi doğru bir şekilde oluşturmamız ve başkalarını bilinçlendirmemiz engellilerimiz için çok daha yararlı HEPİMİZ POTANSİYEL ENGELLİYİZ… KAYNAKLAR 1. Arıkan, Görme Özürlü Federasyonu Yayını No 2. Başbakanlık Özürlüler idaresi Başkanlığı, Özürlüler İle İlgili Mevzuat, Ankara 2002. 3. Genel Kurul'unun 20 Aralık 1993 tarihinde yapılan 48. toplantısında 48/96 sayılı kararı. 4. Karataş,Kasım."Özürlüler Kentlerde Özgürce Yaşamak İstiyorlar" 4,97 Kasım-98 Nisan,ss10-13 5. Koçyıldırım, Şener
engellilerin sosyal hayatta karşılaştığı sorunlar